Mu'tazıd....psikopat...sadist...üstelik halife...
Mesudi'nin yalancısıyız. Burada ne anlatacaksak ondan öğrendik. Halife mu'tazıd işkence yapmayı seven, işkenceyi yaptığı kişileri ölünceye kadar izleyen birisiymiş. Yine Mesudi'ye göre celladı Necah el-Hürremi adında biriydi ve özel bir işkencehanesi vardı.
Bir kumandanına kızdığı zaman ona bir çukur açtırıp adamı başaşağı çukura sokup çukuru toprakla doldururmuş.Hatta bununla da yetinmeyip adamın yarım bedeninin üstüne çıkarak adamın canı çıkıncaya kadar toprağı çiğnermiş.
Rivayete göre işkence edeceği adamın ellerini arkasından bağlatırmış. Sonra eline aldığı pamuklarla adamcağızın burnunu, kulaklarını ve ağzını tıkarmış. Daha sonra adamın poposundan bir körük sokturarak hava pompalatırmış. Bu işlem adamın karnı şişene kadar devam edermiş. Sonra adamın popo deliğini de pamukla tıkarmış. En sonunda adamcağızın kaşları arasında kalın damarları keserek havanın çıkmasını sağlarmış. Gerçekten yaratıcı ve deneysel, değil mi?
Yine rivayete göre kendisine suikast hazırlığındaki bir gruptan Şeyleme namlı kişinin bizzat sorgusunu yapmıştır. Ona kimin adına çalıştığını sorduğunda Şeyleme " beni ateşte kızartsan bile daha fazlasını duyamazsın."demiş. Bunun üzerine Mu'tazıd "madem öyle istiyorsun, peki" demiş. Sonra da uzun bir demir çubuk getirttirerek adamın poposundan sokup ağzından çıkarttırmış. Kızartılmaya hazır hale gelen Şeyleme büyük acılar çekerek yavaş yavaş kızartılmış. Anlatıldığına göre bu sırada Mu'tazıd ağza alınmayacak küfürler savurmuş ve işlem bitene kadar izlemiş.
30 Kasım 2008 Pazar
ÜNLÜ PSİKOPATLAR -1-
Alaeddin Hüseyin Cihansuz...Dünyayı yakan adam...
İran'ın doğususu o sıralarda yol geçen hanı gibidir. Merkezi otoritenin kurulamaması ya da kuranların kısa ömürlü olması pek çok öykünün bu topraklarda doğmasına yol açmıştır. Bunların içinde en ünlülerinden biri Cihansuz adıyla bilinen Alaeddin Hüseyin adlı Gur Han'ının öyküsüdür. Gurlar için kaynaklarda dağlı bir kavim oldukları belirtilmektedir ( Afganistan'ın ortalarındaki Gur dağları-daha doğru tabirle Garjistan-...). Nispeten dış dünyadan yalıtılmış olan bu bölge yaşayanları tarih sahnesine kısa bir dönem ve size anlatacağımız trajedik olaylarla çıkmıştır.
Kökenleri hakkında çokça şey bilmiyoruz. Şansab adlı birinin güçlenerek hanedan kurduğu ve Ali döneminde islamiyete geçtiği belirtilmekle beraber özellikle Gazneli Mahmud'un Gur Hanlığı'nı kendisine bağımlı bir ülke haline getiridiği söylenir. Rivayete göre Mahmud Gur prensi Sur oğlu Mahmud'u yenmiştir. Gur Han'ı Azizeddin Hasan ölünce yerini yedi oğluna bırakır ( yedi yıldızlar diye anılmaktalarmış)( kimilerine göre Gur Hanlığı taht için kardeş öldürme geleneğinin olmadığı ve aile bağlarının yüksek olduğu bir hanlıktır.). Bunların içinde Seyfeddin Suri diğerlerine üstünlüğünü kanıtlar. Ancak kardeşlerinden Kutbiddin Muhammet kardeşler arasındaki bir anlaşmazlık nedeniyle yönetim bölgesi Firuz Kuh'u terkederek Gazne'ye gider. Burada Sultan'ın haremine kötü gözle baktığı suçlaması sonucunda Gazne yöneticisi Behram Şah tarafından yakalanarak öldürülür. Seyfeddin bu haber üzerine ordusunu toplar ve Gazne'ye yönelir. Bu konuda kaynaklar çok net bilgiler vermemektedir. Keza Gazne kuşatma altında iken Behramşah'ın ordusunun aniden gelmesi nedeniyle Gurluların şaşrıdığı ve bu nedenle yenilerek Seyfeddin'in esir düştüğü söylenmekle beraber Behram Şah'ın önce geri çekildiği ve kenti işgal eden Gurluların kış bastırmadan geri dönmeleri ve Gazne'de kalan birliklerle haberleşmelerinin kesilmesi üzerine kenti kuşatarak ele geçirdiği de söylenmektedir. Sonuçta Seyfeddin yakalanır. Yüzü zifte batırılır ve bir deve üzerinde sokaklarda, pazarlarda gezdirilir. En sonunda kafası kesilerek öldürülür.
Seyfeddin'in kardeşi Bahaddin kardeşinin intikamını almak üzere yola çıkar ancak hastalanarak ölür.
Öykümüzün kahramanı Cihansuz, Seyfeddin'in hayatta kalan tek kardeşi olarak başa geçer ve yarım kalan kardeşinin öcünü alma işini tamamlamaya yemin eder. Bunu yapar da...
Yabancı bir kaynağın "islamın bu güne kadar görmediği en korkunç canavarlardan biri" olarak tanımladığı Cihansuz asker, kaçak, hırlı -hırsız kimi bulursa ordusunda toplar ve Gazne üzerine yürür. Behram'ın oğlu Devlet Şah'ı üç kere yenerek Gazne'yi ele geçirir. 1150 yılıdır.
Tüm erkekler öldürülür. Tüm kadınlara tecavüz edilir. Kentteki her şey yakılır; yangın yedi gün sürmüştür ve öylesine büyüktür ki gece gündüz gibi olmuş, dumanlar ise gündüz karanlığa neden olmuştur. Bu sırada Cihansuz'un "dünyayı ateşe veririm" diyerek şarkı söylediği ve dans ettiği rivayet edilir.
Kentteki her şey yakılmakla kalmaz yıkılır da. Bütün mezarlar ( Mahmud, Mesut ve İbrahim'in mezarları haricinde ) açılarak tahrib edilir. Türlü barbarlık yapılır... Kentin bütün mollaları esir edilerek zincirlenir ve başkent Gur'a kadar yürütüldükten sonra kanları inşaat harçlarında kullanılır.
Yaptıkları ile yetinmeyen Alaeddin Hüseyin Cihansuz ordusuyla Gaznelilerin kış başkenti Bust'a saldırır. Öldürmek, tecavüz etmek, işkence etmek gibi sıradan ve yaratıcı olmayan barbarlıklar yanında kentte hiç bir canlı bırakmaz. Ancak yine de hırsı geçmez. Öyle ki kentteki ağaçları kestirir, kuyuları kapattırır. Sulama kanallarını bile kumla doldurtur.
Cihansuz adını almaya yetecek kadar barbarlık yapan Alaeddin Hüseyin daha sonra Sultan Sancar'a esir düşer ve rivayete göre yazdığı bir şiir çok beğenildiği için sultan tarafından salıverilir ( çok nüktedan birisi olduğu söylenmektedir.).
İran'ın doğususu o sıralarda yol geçen hanı gibidir. Merkezi otoritenin kurulamaması ya da kuranların kısa ömürlü olması pek çok öykünün bu topraklarda doğmasına yol açmıştır. Bunların içinde en ünlülerinden biri Cihansuz adıyla bilinen Alaeddin Hüseyin adlı Gur Han'ının öyküsüdür. Gurlar için kaynaklarda dağlı bir kavim oldukları belirtilmektedir ( Afganistan'ın ortalarındaki Gur dağları-daha doğru tabirle Garjistan-...). Nispeten dış dünyadan yalıtılmış olan bu bölge yaşayanları tarih sahnesine kısa bir dönem ve size anlatacağımız trajedik olaylarla çıkmıştır.
Kökenleri hakkında çokça şey bilmiyoruz. Şansab adlı birinin güçlenerek hanedan kurduğu ve Ali döneminde islamiyete geçtiği belirtilmekle beraber özellikle Gazneli Mahmud'un Gur Hanlığı'nı kendisine bağımlı bir ülke haline getiridiği söylenir. Rivayete göre Mahmud Gur prensi Sur oğlu Mahmud'u yenmiştir. Gur Han'ı Azizeddin Hasan ölünce yerini yedi oğluna bırakır ( yedi yıldızlar diye anılmaktalarmış)( kimilerine göre Gur Hanlığı taht için kardeş öldürme geleneğinin olmadığı ve aile bağlarının yüksek olduğu bir hanlıktır.). Bunların içinde Seyfeddin Suri diğerlerine üstünlüğünü kanıtlar. Ancak kardeşlerinden Kutbiddin Muhammet kardeşler arasındaki bir anlaşmazlık nedeniyle yönetim bölgesi Firuz Kuh'u terkederek Gazne'ye gider. Burada Sultan'ın haremine kötü gözle baktığı suçlaması sonucunda Gazne yöneticisi Behram Şah tarafından yakalanarak öldürülür. Seyfeddin bu haber üzerine ordusunu toplar ve Gazne'ye yönelir. Bu konuda kaynaklar çok net bilgiler vermemektedir. Keza Gazne kuşatma altında iken Behramşah'ın ordusunun aniden gelmesi nedeniyle Gurluların şaşrıdığı ve bu nedenle yenilerek Seyfeddin'in esir düştüğü söylenmekle beraber Behram Şah'ın önce geri çekildiği ve kenti işgal eden Gurluların kış bastırmadan geri dönmeleri ve Gazne'de kalan birliklerle haberleşmelerinin kesilmesi üzerine kenti kuşatarak ele geçirdiği de söylenmektedir. Sonuçta Seyfeddin yakalanır. Yüzü zifte batırılır ve bir deve üzerinde sokaklarda, pazarlarda gezdirilir. En sonunda kafası kesilerek öldürülür.
Seyfeddin'in kardeşi Bahaddin kardeşinin intikamını almak üzere yola çıkar ancak hastalanarak ölür.
Öykümüzün kahramanı Cihansuz, Seyfeddin'in hayatta kalan tek kardeşi olarak başa geçer ve yarım kalan kardeşinin öcünü alma işini tamamlamaya yemin eder. Bunu yapar da...
Yabancı bir kaynağın "islamın bu güne kadar görmediği en korkunç canavarlardan biri" olarak tanımladığı Cihansuz asker, kaçak, hırlı -hırsız kimi bulursa ordusunda toplar ve Gazne üzerine yürür. Behram'ın oğlu Devlet Şah'ı üç kere yenerek Gazne'yi ele geçirir. 1150 yılıdır.
Tüm erkekler öldürülür. Tüm kadınlara tecavüz edilir. Kentteki her şey yakılır; yangın yedi gün sürmüştür ve öylesine büyüktür ki gece gündüz gibi olmuş, dumanlar ise gündüz karanlığa neden olmuştur. Bu sırada Cihansuz'un "dünyayı ateşe veririm" diyerek şarkı söylediği ve dans ettiği rivayet edilir.
Kentteki her şey yakılmakla kalmaz yıkılır da. Bütün mezarlar ( Mahmud, Mesut ve İbrahim'in mezarları haricinde ) açılarak tahrib edilir. Türlü barbarlık yapılır... Kentin bütün mollaları esir edilerek zincirlenir ve başkent Gur'a kadar yürütüldükten sonra kanları inşaat harçlarında kullanılır.
Yaptıkları ile yetinmeyen Alaeddin Hüseyin Cihansuz ordusuyla Gaznelilerin kış başkenti Bust'a saldırır. Öldürmek, tecavüz etmek, işkence etmek gibi sıradan ve yaratıcı olmayan barbarlıklar yanında kentte hiç bir canlı bırakmaz. Ancak yine de hırsı geçmez. Öyle ki kentteki ağaçları kestirir, kuyuları kapattırır. Sulama kanallarını bile kumla doldurtur.
Cihansuz adını almaya yetecek kadar barbarlık yapan Alaeddin Hüseyin daha sonra Sultan Sancar'a esir düşer ve rivayete göre yazdığı bir şiir çok beğenildiği için sultan tarafından salıverilir ( çok nüktedan birisi olduğu söylenmektedir.).
Kaydol:
Yorumlar (Atom)